Şeyh Hamza Türbesi

Selamünaleyküm

Hacı Bektaşı Veli'nin vefatından sonra, İslama zarar vermek isteyen Hıristiyanlarla mücadele ederken; bir taraftan da hurafeliği yaymak isteyenlere karşı mücadelesini sürdürmüştür. Hıristiyanlar tarafından görevlendirilen misyonerleri, sahte dervişleri ve sahte din görevlilerini halka anlatmaya özen göstermiştir. Halka cefa ve zulüm çektiren, İslamı kötülemeye çalışanlara karşı verdiği mücadeleyle halkın sevgisini kazanmıştır.

İsmi saygı ile anılan, mert, cesaretli, islamiyeti yaymakla, fakir, fukarayı gözetmekle çabalar gösteren Şıh Hamza, Hacı Bektaşi Veli'nin müritleri tarafından dergahın başına getirilir. Şıh Hamza o sıralar ortaya çıkan sahte dervişlerin işlerine son verir. Çevredeki Hıristiyanlarla mücadelede başarılı olan Şıh Hamza, Mucur, Acıöz Mahallesinde ki Kızıldağ Mevkiine yerleşirler. Hem İslamiyeti yayarlar, hem de yardımlara muhtaç olanların ellerinden tutarlar. Yardım gören kişilerin evlerinde bolluk ve bereket eksik olmazmış.

Şıh Hamza ölmeden önce müritlerine tavsiyede bulunarak; öldüğünde şimdiki türbesinin bulunduğu yere defnedilmesini vasiyet etmiş. Öldükten sonra şimdiki yere defnedilmiş. O civarda bulunan bazı mezarlarında müritlerinin olduğu söylenmektedir. Yol kenarındaki çeşmenin ve çeşmenin yanındaki bir tarafı kuru, bir tarafı yaş olan iğde ağacının da Şıh Hamza'nın müritlerinden kalma olduğunu yaşlılar belirtmektedirler.Bazı rivayetlere göre de Şıh Hamza'nın su kesildiğinde elinde bir ibrikle gece yarısı özden su getirdiğini, etrafında parlak bir ışığın olduğu anlatılmaktadır.

El yazma bir vesikada, Şeyh Hamza'nın, Selçuklular zamanında yaşamış bir Horasan ereni olduğu, Ahi Evran'a bağlı bir Türkmen komutanı iken, Moğollarla yapılan bir çarpışma sırasında öldüğü yazılıdır.
1850'lerde yaşayan, Mucur, Küçük Kavaklı Âşık Hüseyin iki dörtlüğünde bu olayı doğrular:

Şıh Hamza derlerde nefesli pirdir,
Kızıldağ da yatar devranı sırdır,
Seyfe'yi sorarsan bir ulu göldür,
Serin sularına dalın turnalar.

Kara toprak al kanlara bulandı,
Kam ile çördük dalı sulandı,
Yedi kere Kızıldağı dolandı,
Darda Şıh Hamza'yı gördün mü turnam?

Şeyh Hamza, Moğolların Anadolu'yu talan ettiği bir dönemde yaşamıştır. Türkmen ve Ahilerin koruyucusu olan Selçuklu Sultanı I. Alaaddin Keykubad, oğlu II. Gıyaseddin Keyhüsrev'in düzenlediği bir suikast sonucu, 1237 yılında öldürüldüğü söylenmektedir. Keyhüsrev ve veziri Saadeddin , Alaeddin Keykubad yanlısı olan Ahi ve Türkmenlere karşı cephe alırlar. Ahi Evren, Baba İlyas ve birçok Türkmen reisi sürgüne gönderilir. Bu olaylar, İsyana yol açar. Fırsat kollayan Baycu Noyan, ordusuyla Anadolu'ya girer ve Selçuklu ordusu, Moğol ordusuna Kösedağ Savaşın da 1243 de yenilir.

Moğollar, Kayseri'de karşılarında Ahi ve Türkmenleri bulurlar. Türkmenler, 15 gün şehri müdafaa ederler. Hajduk adlı bir Ermeni casusunun gammazlamasıyla şehre giren Moğol ordusu, Kayseri'yi yakıp yıkarlar. Ahi ve Türkmenleri kılıçtan geçirirler.

II. Gıyaseddin Keyhüsrev'in ölümünden sonra (1245) saltanat naipliğine getirilen Celaleddin Karatay, tutuklu olan Ahi ve Türkmen ileri gelenlerini serbest bırakır. Ahi Evren, Denizli'den gelip Kırşehir'e yerleşir. Sultan Keykavus'un veziri Kadı İzzeddin, Moğolları Anadolu'dan söküp atmaya kararlıdır. Moğollarla savaşmak için, Ahi ve Türkmen ileri gelenleriyle sık sık Kırşehir'de buluşup görüşürler. Moğolları Anadolu'da atma planlan, 1256 yılındaki Sultan hanı yenilgisiyle boşa gider. Ahiler ve Türkmenler, ikinci kez Moğollar'dan ağır bir darbe yer.

Moğollar'ın desteğini alan IV. Rükneddin Kılıçaslan, 1260'da tek başına Konya'da tahta geçer. Kılıçaslan, Ahi ve Türkmenlere karşı baskılarını iyice artırır. Kırşehir'in Malya Ovası, Moğol ordusunun yaylak ve kışlağı haline getirilir. Ahi Evren, Kızıl Ahmet, Şeyh Hamza ve birçok Ahi Türkmen, Moğol ve Selçuklu idarecilerine karşı ayaklanırlar. Şeyh Hamza'nın, Moğollar'la çarpışırken öldüğünü şu satırlar dile getirilmektedir.
Vesselam..

ACIÖZ MAHALLESİNDEKİ ŞEYH HAMZA TÜRBESİNDE YATAN ZAT'IN HAYATI VE TARİHÇESİ

ŞEYH HAMZA

Kızıl dağı eteklerinde yatan bir ALLAH dostu. Selçuklu ve Osmanlıların zamanında yaşamış ve Horasandan gelmiş. Zamanın (Gavs) ermiş evliyalarından yani üçler , yediler , kırklar diyebildiğimiz evliyalık makamlarından üçlerin birincisi .

Evliya durumunda olan kişilerin ALLAH tarafından özel yetki ve yetenekle donatıldığı ALLAH’ın vermiş olduğu izin ve yetki ölçüsünde manevi yardımda bulunduğu söylenir . 1260’lı yıllarda yaşadığı söylenen Şeyh Hamza bu bölgede bugünkü tanımıyla müfettiş olarak görevlendirilir Hacıbektaşı Veli hazretlerinin vefatından sonra Hacıbektaşı Veli dergahının ALLAH’a giden yolda hizmet yapma durumundan çıkarmak için safsata ve hurafeligi yapan halka kötü muameleler’de bulunan Hrıstiyanlar sahte derviş ve şimdiki tabirle din görevlisi görevlendirir. Halkı İslam dinine değil de islam dinine zıt yönde dersler vermeye başlarlar. Halka bu sırada cefa ve zulüm çektirmeye başlarlar. Halkı canından bezdirirler Hacıbektaşı Veli hazretlerinin müritleri dergahın ters yöne gittiğini fark ederler. Gizlice ileri gelen müritleri toplanır. Bir karar alırlar ve daha önce ismini duydukları ismini saygı ve hürmetle andıkları mert , cesaretli ve yürekli ALLAH yolunda İslamiyet yaymakla ve fakir, fukara , müşgül durumdakilere yardım yapmakla uğraşan şeyhlerin şeyhi Şeyh Hamza Hazretlerini Bektaşi dergahının başına getirirler. Şeyh Hamza Hazretleri Bekteşi müritleri birleşir karar alırlar sahte dervişin görevine son verirler.

Şeyh Hamza müritleriyle beraber uzun süre sahte derviş ve Hristiyanlara büyük çaba harcarlar. Hristiyanlar çoğunlukta oldukları halde başarılı olamazlar. Müritleriyle beraber Mucur-Acıöz mahallesindeki Kızıl dağı eteklerine yerleşir. Oradan da İslamiyet yaymaya ve müşkül durumda olan Müslümanlara yardım bulurlar. Şeyh Hamza Hazretlerinin yardımda bulunduğu ve elinden tuttuğu kişiler sıhhatine kavuşurlar bolluk bereket içinde olurlarmış.

Şeyh Hamza Hazretleri müritlerine vaatte bulunmuş. Ben hakkın rahmetine kavuşursam beni buraya defnedin der ve şimdiki bulunduğu yere defnederler Şeyh Hamza hazretleri mezarının altındaki mezarlarında müritlerinin ve onlardan sonraki Müslümanların olduğu sanılmaktadır.

NOT: Oradaki yarısı kuru yarısı yaş olan iğde ağacının yol kenarındaki çeşmenin suyunun Şeyh Hamza ve müritlerinden kalma sanılmaktadır.

Şeyh Hamza Hazretlerinin su kesildiği zaman gece yarısı özden elinde ıbrıkla su götürürken görenlerde varmış.Çok parlak ve etrafını aydınlatıyormuş.

Yolu yoktu. Ziyarete gelenler araçlarını yola bırakır yaya olarak çıkarlardı. Yolu 2003 yılında yapıldı. Ziyaret edenlerden ALLAH razı olsun.

Evliyalarımızın ruhu şad makamları cennet olsun.

Şıh Hamza derlerde nefesi pirdir Kara taprak al kanlara bulandı Kızıl Dağda yatar devranı sırdır Kanı ile çördük dalı sulandı

Seyfe’yi sorarsan bir ulu göldür Yedi kere Kızıldağı dolandı

Serin sularına dalın turnalar Darda Şıh Hamza’yı gördü mü turnam

Allah dostlarını ziyaret etmek güzel..

Kesinlikle o havayı yaşayın